• orhan pamuk, kitaplarını severek okuduğum ve türkiyenin en iyilerinden olduğunu düşündüğüm bir yazar olmasına rağmen bu kitabını zorlayarak okumaya çalışıyorum. hiç sarmadı beni ama inat ettim bitireceğim.

    orhan pamuğu eleştirme haddini kendimde bulamasam da sıradan bir okuyucu olarak fikrimi söyleme hakkını kendimde bularak abi bu kitap olmamış diyorum.
  • bu başlığın tamamını okudum. hurufilik, yüzdeki harflerin anlamları, batıni sırları gibi bölümler hakkında ne bir eleştiri ne bir övgü var. halbuki kitapta bu konulara ayrılan bölüm neredeyse 100 sayfa tutuyor. rasyonel bir zihin için ezoterik tarikatları, bunların zorlama anlam yüklemelerini sayfalarca okumak haliyle biraz külfet oluyor. bu tarikatlar ve kitabın başlarındaki solcu örgütler eliyle, aslında post modernizme ve onun anlamın her öznede farklılaşması, sonsuz ve farklı yorumlanması niteliklerine hizmet eden bir gönderme yapıldığını anlasak da sıkılmaktan kendimizi yine de alamıyoruz. bu belki bana özgü bir şeydir. çünkü yukarıda belirttiğim bu durumun dibine vuran foucault sarkacı hakkında da aynı şeyleri düşünmeme rağmen başlığı altında yalnız olduğumu görmüştüm.

    polisiye roman ben de sevmem. aynı orhan pamuk gibi, itinayla saklanmış şeylerin en son bir bir açıklanmasını ve böylece okuyucuda oluşması beklenen hayranlığı komik bulurum. bu nedenle yaratmaya çalıştığı muğlaklık, çok anlamlılık evrenini bunu en kaldırmayacak tür olan polisiye üzerine kurması da bence oldukça cesur bir hamle olmuş.

    orhan pakuk oryantalist olmakla suçlanıyor ancak öyle referanslar veriyor ki yabancılaramesnevi, hüsn ü aşk, mantıku't-tayr gibi eserleri okuttuğundan biz de en azından utanıp okumak istiyoruz. binbir gece masallarını yeni okumuş bir okur olarak post modern kitabında bu kadim anlatı yöntemlerini ustaca kullandığını görmek oldukça hoşuma gitti.

    son olarak kitabın kimlik üzerine sorgulamaları çok değerli. kitabı okurken dayanamayıp üzerine bir kaç şey yazdığımdan burada tekrar uzatmayacağım.

    kara kitap, orhan pamuk'un en sevdiğim kitabı olmayacak. ancak halihazırda okuduğum cevdet bey ve oğulları, sessiz ev, beyaz kale ve masumiyet müzesi içinde en değişiği ve kimlik sorgulamaları nedeniyle en iz bırakanı olacağı kesin.
  • türk edebiyatı’nda yıllar sonra dahi özgün yerini koruyacak, büyüklü küçüklü sayısız kaynaktan faydalanarak oluşmuş dipsiz ve kara bir göl, dünya edebiyatı’nın harmanlanması açısından sayılı eserlerden biri olan orhan pamuk romanıdır.

    --- spoiler ---

    dipsiz ve kara bir göl benzetmesini açıklayacak olursak, kara kitap, dünya edebiyatı’ndan herkesin bildiği üzere çokça yararlanan, düzlemini tasavvufi iki-üç esere ve polisiye türüne oturmuş bir eser. yararlanma yahut esinlenme söz konusu olduğunda, tartışmaların ortaya çıkacağı-özellikle edebi olmayan çevrelerde-muhakkakken, bu eserde kurulan yapı ve esinlenme şekilleri ile işbu husus edebi açıdan bir muazzamlık arz ediyor. orhan pamuk’un kullandığı eserler, yazarlar kitabın bütününe öylesine güzel sirayet ediyor ki, kara kitap irili ufaklı su kaynaklarından beslenen bir gölü andırıyor.

    bu gölün ortasında bir kayıkla duran okuyucu, isterse gölün dipsiz derinliğine dalmakta özgür. bu derinlikte ise kurusu sağlam bir polisiye ve nazire ve telmihlerden oluşan, özgün düşüncelerle harmanlanmış köşe yazılarıyla, makalelerle karşılaşıyor. kitabın bu kısımlarındaki ustalığın yanı sıra, bir başka ustalık da kitabın yararlandığı yahut nazire yaptığı eserler, yazarlar hakkında okuyucunun merak duymasını sağlaması. ortalama bir okuyucunun okumayacağı kadar farklı edebi türlerden, yazarlardan yararlanılmış bu kitap, dikkatle ve ilgiyle okunduğunda ufuk açıcı özelliği öne çıkan bir eser. okuyucu kayığıyla gölü göl yapan kanallarda yola çıktığında, kâh dante’yi, kâh dostoyevski’yi, kâh şeyh galip’i, kâh mevlâna ve şems-i tebrizi’yi ve nice doğu ve batı edebiyatı’nda eserler ortaya koymuş yazarları keşfediyor. iyi ve birikimli okuyucu için sevdiği yerlere tekrar dönüş olan bu kanalları daha da güzel yapan özellik ise, bu kanalları bilmeyen okuyucularda da ciddi bir merak uyandırıp ilgi ve alakaya sevk etmesi.

    sadece kitap yahut yazarla sınırlı olmayan bu kanallarda hurufilik, tasavvuf, postmodernizm, varoluşçuluk, benlik arayışı gibi akım yahut fikri düşünceler de mevcut. okuyucuyu bu konularda da meraka celp etmesi ise kitabın nasıl bir ustalıkla yazıldığını gösteren bir başka unsur.

    etkilendiği unsurları okuyucuya gezdiren orhan pamuk, önceki eserlerini de okumuş okuyucuya ise sadece onlara özgü bir gezinti olanağı sunuyor. bedii usta’nın evlatları bölümünde sayılan mankenler arasında cevdet bey’in* yanı sıra, ansiklopedist selahattin bey*; karlı gecenin aşk hikayeleri bölümünde uzun boylu, gözlüklü, adının şuradan buradan duyulduğu yazar* ile beyaz kale’nin yazım süreci ve konusu; hayalet ev bölümünde hâle hala’nın övdüğü saatin eski zenginlerden cevdet bey’in evinde de bulunması* ve yine aynı bölümde anlatılan tarihi bir karakterin ötekinin karanlık sessiz ve boş yatağına uzanması*; uyuyamıyor musun? bölümünde üsküdar’daki cüceler evi*-bu kısım ile sessiz ev’de insanların okuduğu bu hikayenin celal salik’e ait olduğu kanaatimce ortaya çıkıyor-; şems-i tebrizi'yi kim öldürdü? bölümünde zengin cevdet bey*; yüzlerdeki bilmeceler bölümünde şehzadelik ve padişahlıktan sonra kendisini peygamberi ilan eden düzmece avcı mehmet’in hikayesinde celal’in kendi yerine geçecek sahte bir celal yetiştirmek için yapılması gerekenleri tartıştığı kısımda başkası yerine geçmek ve dördüncü mehmet*; harflerin esrarı bölümündeki doppio(beyaz kale)* kısımlarındaki bahislerle kendi edebi kaynaklarında okuyucuyu seyahate çıkartıyor.

    dipsiz ve kara bir göl olan bu eserde okuyucunun istediği gibi ve her okuyuşunda, her dikkat edişinde farklı bir kaynağa, yola çıkabilmesi bu kitabı eşsiz bir eser haline getiriyor.
    --- spoiler ---
  • baştan sona hurufilik sembolleri ve bu inanç sistemi unsurlarıyla kurgulanmış romandır. kişilerinden adlarından karakterin bildungsroman olarak ele alınabilecek yolculuğuna, mekân kurgularından hikâyedeki sır gibi görünen noktalara kadar pek çok şey bu bağlamda seçilmiştir. ilgililere bu yönden okumayı, okuyanlara bir de bu açıdan bakmayı öneririm.
    ve evet, (bkz: orhan pamuk)'un en - belki tek - iyi kitabıdır.
  • “ .. eli sıkı, hesaplı kişilerdi; ne içerken dünyayı unutabilirlerdi, ne de sevişirken; her şeyi bir düzene sokma saplantıları onları başarısız bir dost ve başarısız bir âşık yapardı yalnızca.”
  • “yalnızca kendim olmak istiyordum, yalnızca kendim olmak istiyordum, kendim olmak istiyordum yalnızca.” (sayfa 452)
  • çok güzel ve övgüyü hak eden, türkçenin yüzakı bir kitap...
  • t: orhan pamuk tarafından yazılan kitap.

    kitap şeyh galip’in "hüsn-ü aşk" isimli eserinin çağımıza uyarlanmış şeklidir. kitaptaki milliyet yazarı “celal salik” mevlana ; avukat galip, mevlana’dan beş yüzyıl sonra mevlevilik yolunda şeyhlik makamına ulaşmış şeyh galip’tir. galip, hüsn ü aşk’taki erkek kahraman aşk’ı; rüya ise kadın kahraman hüsn’ü temsil eder.

    romanın konusu:
    romanın kahramanı olan galip istanbul’da oturan bir avukattır. bir gün, eşi rüya’nın küçük bir not yazarak onu terk ettiğini öğrenir. kentte dolaşıp nerede olabileceğine dair kanıtları aramaya başlar. karısının, milliyet gazetesi’nde bir fıkra yazarı olan kardeşi celâl’le olduğundan şüphelenir ve daha sonra celâl’in de ortada olmadığını fark eder. galip’in araştırmaları esnasında, celâl’in tekrar basılan, istanbul ve tarihi ile ilgili uzun ve edebi düşünce yazıları da araya girecektir. bir vakit sonra celâl gibi hayat sürerek onun nasıl düşündüğünü algılayabileceğini ve böylece bulundukları yeri bulabileceğine inanmaya başlar. bu düşünce ile celâl’in saklı evini bulur ve oraya yerleşir; belli bir vakit sonra onun kıyafetlerini giymeye ve onun köşe yazılarını yazmaya başlayacaktır. tüm bunlar galip’in küçüklüğünden beri hayranı olduğu gazeteci celâl’in yerine geçmek, onun gibi hareket etmek, onun yerine köşe yazıları kaleme alarak “celal” gibi olma fırsatıdır aslında. zaten galip de bir zaman sonra rüya’nın peşinde koşmaktan vazgeçecek, “gazeteci celal” olarak bbc muhabirlerine röportaj verecek , telefonda hayranları ile celal’miş gibi sohbet edecektir. romanın bitimine doğru çok eski bir hayranı, celâl’in, eşini baştan çıkarıp kandırdığını öne sürerek bir akşam yolda yürüyen celâl ve rüya’yı silahla vuracaktır. ikisinin de hayatını kaybetmesinden sonra galip,avukatlık mesleğine döner ancak celâl’in yerine de köşe yazısı yazmayı devam ettirir.
  • kitabın bir bölümünde şehzade osman celaleddin efendi ağızıyla 2. abdülhamid eleştirisi de yapılan ve orhan pamuk'un kendi deyimiyle yaz yaz bir türlü sonlandıramadığı, hikayeyi bitiremediği kitabıdır.

    --- spoiler ---

    çocukluğumun budala mutluluğu o kadar uzun sürdü ki, tam 29 yaşına kadar budala ve mutlu yaşadım. tahta oturtacağı bir şehzadeye 29 yaşına kadar budala ve mutlu bir çocuk hayatı sürdürtebilen bir imparatorluk, tabii ki yıkılmaya, dağılmaya, yok olmaya mahkumdur.
    şehzade osman celaleddin efendi
    --- spoiler ---
  • “ uzun bir günün, hatta akşamın ardından insanın yalnız başına kalıp, kendi koltuğuna oturup kendisi olabilmesi, yıllar süren uzun ve maceralı bir yolculuktan sonra yolcunun kendi evine dönmesine benziyor. ”
hesabın var mı? giriş yap